Kayıtlar

Kasım, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Huzurlu Günlerim Var!

Resim
Pasta ikramdı...  Beklenmedik anlarda karşıma çıkan sürprizleri seviyorum.  Sanki fotoğrafımı tamamlasın istediler. 

Kendimi Çizdim :) Seviye- İlkokul 3

Resim

Takı Takıntısı

Resim
Canım sıkıldı ve paylaşacak enteresan hiçbir şeyim yok. Ben de hayatımdaki en büyük takıntılarımdan biri olan takılarımı göstereyim dedim. Takıntın ne deseler, kolyeler ve iğneler derim.  Şöyle ki; 

Güzel Bir Cumartesi

Resim
Cuma akşamı boğazımın sinyal vermesi ile hasta olacağımı anladım. Hemen 'tantum verde' ile işe koyulup el mi yaman bey mi yaman diyerek hastalığa karşı direniş göstermeye başladım. Cuma gecesi iyice kötüleşmiştim. Üstelik de Cumartesi çalışmam gerekiyordu. Umursamadım, olur, biter, yarına geçer dedim ve ayaklandım. Hatta bir de ilaca dörtlük yazdım. :) düştüm bir derde, evde bir yerde, olacaktı ama nerde, tantum verde! N'apayım henüz şiirlerimi objelere yazmakla meşgulüm... Hala ve hala... Hala! Ertesi gün işe gittim ve öğleden sonra saat ikiye kadar çalıştım. Oldukça verimli geçti. Dünya kadar iş bitirdim. Sonra işten çıkınca artık süpürge formatına bürünmüş saçlarımı kestirmeye gideyim dedim. Kuaförden çıktığımda saat 16.30 sularıydı. Sokaklarda yürüdüm, havayı ciğerlerime doldurdum. Bornova eski oturduğum semtti, biraz maziyi yad ettim. Oraları özlemişim... Sokaklarda yürümek ve üşümek hoşuma gitti, fazlasıyla!  Derken bir sokak arasına gi

Et Maintenant On Va Où/ Where Do We Go Now/ Peki Şimdi Nereye?

Resim
Uzun zamandır aklımı delik deşik eden ve izlediğim günden bu yana, hakkında bir şeyler yazmayı düşünedurduğum bir filmden bahsedeceğim size. Neden bunca zaman beklediğimi bilmiyorum, galiba bu filmi anlatmaktan açık şekilde korktum! Son yıllarda izlediğim en iyi filmi nasıl kelimelere dökebilirim ki... Aciz kaldığımı hissediyorum; açık ve net!   Filmekimi'nin İzmir seçkisini gördüğümde, bu filmi mutlaka izlemeliyim demiştim. 2 günde ancak 5 film izleyebildim ve hiçbirisi beni bu kadar çarpmadı. (Diğerleri Sleeping Beauty/Uyuyan Güzel, Le Skaylab/Gökten Bir Uydu Düştü, Melancholia/Melankolia, A Dangerous Method/Tehlikeli İlişki idi.)  Bu film Nadine Labaki adlı bir güzel kadının bu dünyaya getirebileceği en güzel çocuk,  Filmekimi'nin de bana hediye ettiği en sürprizli kutudur! İçini açtıkça konfetilerin patladığı, havai fişeklerin üzerimden yağdığı, çatapatların çıtırtılarında hem canım yanarak hem de çocuk gülüşlere gömülerek izlediğim bir filmdi! Aslında "film&q

Turgut Uyar Şiir Yarışması

Turgut UYAR şiir yarışmasının ikincisi yapılıyor.  Haberiniz olsun istedim. Çünkü biliyorum aranızda çoook güzel yazanlar var! ;)  Son başvuru tarihi 15.02.2012 yani daha çok vaktiniz var gençler!  (Hitap şeklinde "gençler" kelimesini ilk kez kullandığın an  ve peşisıra orta yaş sınırına gelmekte olduğunun ayırdına varış irkilmesi!) Ayrıntılar şurda!   Aranızdan biri kazanırsa haberim olsun, ben de bir ödül veririm, kim bilir! 

Garip Olan Ben Miyim?

Bugün maruz kaldığım cümle şu oldu: "Kliniğe git, tedavi ol!" Aşağıda yazışmaları aktaracağım, lütfen objektif olarak görüşünüzü söyler misiniz? Yanlış düşünen ben miyim? Eğer öyle ise gerçekten düzeltmeye çalışacağım... Gece 23:00 sularında telefonuma bir SMS geliyor... 

Fırıncı

Her gece ışıklar söndügünde, gün geceye döndüğünde ve yarım kalmış her şey bır kez daha tamamına eremeden öylece durduğunda karşı kaldırımdaki fırını izlemeye koyuluyordu.   Sokaktaki tek hareket terliklerini sürüyerek yük indiren fırıncılardı. Sürüdükleri ayaklarını görmek, bu küçük hareketlilik, bu sesler, ölmesini engelliyordu. Aksi takdirde izleyeceği tek şey bedeninde açılmış yara izleri olacaktı. Tıpkı bu gece olduğu gibi...  Elektrikler kesikti ve bu gece fırını açan olmamıştı, ekmek kokusunu, yumuşak kurabiyelerin altı yanık tadını alamıyordu bu kez! Birden tuhaf bir mutluluk sardı; ölmek için bahanesi vardı artık; kendinden başka suçlayacak birileri; ne de olsa açılmamıştı fırın! Kafasına boşaltacağı bir şarjörü ya da kendini sallandıracağı bır çamaşır ipi yoktu! Birden karşı kaldırımda parıldayan bıçağı gördü. Fırıncı sabahtan önlüğüne silip bırakmıştı dükkanın önüne. Bilir gibi! İster gibi! Ufak bir hareket çakmıştı başıyla ; selam eder ve hoşç