Kayıtlar

Haziran, 2011 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Roket

Resim
Bu tutanak, bir dava dosyamız ile birlikte önüme geldi. Amcanın oğlu astronot, roketin mazot borcunu ödeyememiş gari! :) Can sıkıcı haberlerle dolu dünyama, bu şekilde eğlence katmaya çalışıyorum işte ben de... Aslında ruhuma ölü toprağı serilmiş vaziyette ve moralim çok bozuk insanlar!

Hayatımın En Güzeli!

Resim
Cuma gecesi, kardeşimin sürprizi ile neşelendim, İzmir'e geliyordu! Bendeki kardeş aşkı bambaşka! Biz çok güzel büyüdük. Hır gürümüz çok kısa dönem sürdü, o da büyüme çağında olması gereken bir şeydi... İkimizin sakin yapısı bunda büyük etken sanıyorum. Benim her türlü deliliğimi çok çekmiştir, hakkını yiyemem. O benden katbekat ılımlıdır. Sakin, tertemiz bir çocuk! Geliyordu ya! Cumartesi sabahı gittiğimiz piknikte cılkım çıkmış olmasına rağmen eve gelip toz topraktan arınıp, temiz pak halime büründüm. Artık onu görmeye hazırdım. Margarita' ların en güzelini içtik birlikte! Keyfimize diyecek yoktu! O kadar özlemişim ki bir dakika bile ayrılamadık. Yapışık halde ya eline ya koluna ya omzuna dokundum durdum. Temas etmek, sevginin en güzel hallerinden birisi bence. Hissetmenin en güzel yollarından da biri aynı zamanda dokunmak... Tabii ayrılamadığımız için ben geceyi O'nun arkadaşları ile de birlikte geçirmiş oldum. Çok şanslıydım ki üç yakışıklı çıtırın yanındaki

G.

"...Ağustosböceği söylencesini bilir misin?  Söylenceye göre bu böcekler, sağken yazmak istedikleri şiirleri yazamayan şairlerin ruhlarıymış, o yüzden bir türlü dillerini tutamıyorlarmış." "yalan söylüyorsun ey çıplak çiçeği/Dudaklarımın Tüm ağustosböceklerine...  John Berger G.

Uyan!

Sana beni dürt demiştim, bir kerecik bir şey istemiştim! Bir! Sayılarla aramız iyi olmadığı için lambadan çıkan cine bana üç dilek hakkı verme; ilk ve son dilek hakkımı istiyorum demiştim! Konuşmuş, anlaşmıştık da. İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşayı biliyordum da insanla lamba cininin iletişim şeklini bilememiştim! Hikaye bu hatayla başladı sanırım... Yine uyandırmadın beni, sinsi! İçlerce insan dolusu kaybımdan sonra kaybedecek bir şeylerimin hala olduğunu düşünüyorsan avucunu yalarsın! İçimde çürük bir kaç organdan başka bir şey yok benim! İçimde erkendoğan bebeklerden başka çocuk yok! İçimde bel altı küfürlerden başka söz yok! İçimde bir uçağın kara kutusunda çözülmeye çalışılan cızırtılı ses kayıtlarından öte ses yok! İçimde, iç yok! Yok hiç! Dün gece gözlerini oymuş bir akıl hastası diğerinin. Parmakları ile göz hissetmek istemiş belli ki! Kendisini görmeyen tüm gözlerin intikamını aldı belki! Hep söylerim ya "fark edilmemek" kadar, yoktur kötüsü! Düşüns

Ah! Mutlu Hüzün

Resim

İstanbul, çok özledim!

Resim
Ve siz lütfen dinleyin. Bir vodka eşliğinde... benim için Beğenirseniz bir de bunu !

Bugün Kendimi Bir Kez Daha Hatırladım

Resim
Hani hep dinleriz de mest oluruz ya; çocukluk anılarımız... Oradan çıktım geldim bugün! Şu anki halimin temel taşlarını dizen; üst üste ya da yan yana koyarken sırayı karıştıran ama yine de beni ben yapan şeyleri anlatacağım azıcık... Bir insanın değişmezliğini ve aynı zamanda ne kadar değişebileceğini de! Bir süredir annem benimle kalıyordu. O olunca o kadar huzurluyum ki yalnızlığı tümüyle unuttuğumdan mıdır ne, tek cümle yazmaya bile heves etmedim şunca zaman. Fark etmişsinizdir. Donuklaşmış haldeyim. Aslında durumumun sebebi neşedendir bilesiniz! Günlerdir ne televizyon, ne film, anneme odaklanmış haldeyim. Birlikte yemek yapıyoruz, ben onu asiste ediyorum, birlikte içiyoruz ben sakisi oluyorum, birlikte gülüyoruz ben gülmekten gözden akan gözyaşı oluyorum. Hatta son olarak, bu geceki misafirlerimizden ötürü (İzmir'den teyzem + Ankara'dan muhteşem bir sürprizle gelen en biricik kuzen) birlikte yatalım dedim, ben yanıma kocamdan başkasını yatırmam dedi! Breh breh breh, Osm