Uyan!
Sana beni dürt demiştim, bir kerecik bir şey istemiştim! Bir! Sayılarla aramız iyi olmadığı için lambadan çıkan cine bana üç dilek hakkı verme; ilk ve son dilek hakkımı istiyorum demiştim! Konuşmuş, anlaşmıştık da. İnsanlar konuşa konuşa, hayvanlar koklaşa koklaşayı biliyordum da insanla lamba cininin iletişim şeklini bilememiştim! Hikaye bu hatayla başladı sanırım...
Yine uyandırmadın beni, sinsi!
İçlerce insan dolusu kaybımdan sonra kaybedecek bir şeylerimin hala olduğunu düşünüyorsan avucunu yalarsın!
İçimde çürük bir kaç organdan başka bir şey yok benim!
İçimde erkendoğan bebeklerden başka çocuk yok!
İçimde bel altı küfürlerden başka söz yok!
İçimde bir uçağın kara kutusunda çözülmeye çalışılan cızırtılı ses kayıtlarından öte ses yok!
İçimde, iç yok!
Yok hiç!
Dün gece gözlerini oymuş bir akıl hastası diğerinin. Parmakları ile göz hissetmek istemiş belli ki! Kendisini görmeyen tüm gözlerin intikamını aldı belki! Hep söylerim ya "fark edilmemek" kadar, yoktur kötüsü! Düşünsene yanından geçtiğin hiçbir insanın seni gözlemediğini! Yokmuşsun gibi davranıldığını, ölmüşsün gibi üzerine toprak örtüldüğünü, rüyanda yaşamadın mı hiç? Ben çok gece başrolündeydim çığlık atmaya çalışıp sesimin hiç kimse tarafından duyulmadığı rüyalarımın! Sen de gördün bu rüyayı biliyorum.
Fark et, fark et, fark et ey ismi ile müsemma! Muammaya düşmeden huysuzluğumuz, kaldır başını...
Uyandır hayatlarımızı!
ilginç bir yazı.. Ufyanmak gerek..
YanıtlaSilFark ettiğim fark etmiyor ya da umursamıyorsa vay haline! :) (N.Narda)
YanıtlaSil