Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Hoşgeldin Yabancı!

Tatilsiz bir yaz, avukatlığı bırakmaya karar verişim, 31'imden sonra çıkıp yüzümü bir ergene çeviren sivilcelerim, MUBI'ye sarmış bir ruh hali, havaalanlarında geçen sandviç bombardımanlı günler, sporsuz kalışım ve gittikçe büyüyen göbeğim, Toti'min yaz tatili nedeniyle benden uzak oluşu, saçlarımın uzaması, sürekli uyuyan bir beden, aşkın huzuru, yazamayışım, delicesine bir iştah, hiç bira çok rakı, son dakika hakimlik sınavına girmeye karar verişim, İstanbul'a yerleşecek olmam, asıl niyetimin Karaburun'da sevgilimle yaşamak oluşu, vejetaryen mi olsam diye düşünürken etin lezzetine varışım, evlilik isteğim, topukluları çıkarıp babetlere dönüşüm, hiç süslenmemek, az makyaj, saçlarda bolca beyaz, hayatı yavaş yavaş sindirmek... Hepsi 30 yaşıma kadar yabancı olup 30 yaşımın bana getirdikleridir. Hayat çok tuhaf! İnsan tuhaf. 

Kim Yaptı!

Resim
Yazı yazmanın sihrini yitireli çok oluyor... İddia edildiği gibi bu bir "biriktirme" dönemiyse bu kadar dolum sonrasında patlayarak kallavi bir kült roman yazmayı falan bekliyorum! 1 yılı aştım, doğru düzgün, elle tutulur hiçbir kelimem yok! Artık acı çekiyorum.  Yazamama halim o kadar absürd bir boyuta geldi ki yeni bir blog açıp orada sadece uğraştığım bir konu üzerine (örneğin şu sıra zayıflama derdi!) yazmayı bile düşündüğüm oldu, sonra bu kandırmacanın da beni mutlu edemeyeceğini anlıyorum. Çaresizliğimin boyutunu varın gelin siz düşünün!  Ne yani ben mutsuz olmayınca yazamayacak mıyım? Böyle saçmalık mı olurmuş! Bu ne anlamsız bir yazma yeteneği/yeteneksizliğidir!  Benden kaçıp kurtulan kelimelerimin bir an önce yuvalarına dönmeleri için buradan çağrı yapıyorum! Çabuk evinize dönün!

Diren Gezi! Diren Taksim! Diren Türkiye!

Resim
Demokratik haklarımı kullanırken ölüyorsam bu yerde artık demokrasiden söz edilemez.  Demokrasi kazanılana dek direnişteyiz!  H içbir iktidar ve güç, bir insan ın yaşamından daha kıymetli ve eşsiz olamaz, olmamalıdır.  DİREN GEZİ! DİREN TAKSİM! DİREN GÜNDOĞDU!  DİREN TÜRKİYE! "Bizdeki bu ağaç sevdası,  zamanında astığınız fidanlar için..."

Nokta

"Yarım ile yarim arasında bir noktalık fark vardır." dediğinde,  iki belirsiz nokta arasındaki sonsuz çizgi kadar daha sevdim O'nu!  

Baba kokusu

Şimdiki evimin asansörü, çocukluğumda oturduğumuz apartmanın asansörünün aynısı.  Bu yüzden ne zaman tek başıma asansörle eve çıksam, ailecek gittiğimiz yemeklerden sonra burnuma dolan baba kokusunu alırım.  Rakı ile neşe karışımı, bana 4 kat boyunca sarılan ve eve geldiğimde yanağımı okşayan dünyanın en sevecen kokusu...

Durduk Kaldık

Resim
İçeride kedim uyuyor.  Ben Jimmy Gnecco dinliyorum ve çok mutluyum. Dinlediğim müzik mutluluk veriyor. Darling  şarkının adı, çok sıradan. Ama şarkının, adının sıradanlığından başlayıp süregiden her notasını da tam olarak bu yüzden seviyorum. Değişik olmak için zorlayanlardan hiç hoşlanmam. Her anlamda!  Bu kış depresyona girmedim. Bu kış depresyona girmediğim için yazamadım. Bu kış depresyona girmediğim için ben çok daha sıradandım. Bu kış depresyona girmediğim için her şey aşırı normaldi. Yok ama ben bunu da sevmedim. İnan, kendimi depresyona sokmak için zorladım gibi de. Ama cık! Olmayınca olmuyor. Eskiden tuhaf tuhaf olaylar, bi' şeyler yaşardım ama bu yıl hiç değişik bir hikayem yok, tık yok tık! Kendimi her akşam bir dizisi olan ve sadece o dizide yaşananlarla adrenalin salan Hatice Teyze gibi hissediyorum. Ulan bir tane acayip olay olaydı bari. (olay olaydı enteresan bir kullanım oldu) 2013'ün kışını böyle bırakmasak iyiydi. Bak şimdi ben bunu dedim ya kesin yaşa

Her Şey Hızlandı ve Her Şey Yavaşladı...

Resim
Hala buralara gelip giden varsa, "aaaa bu blog da Ekim ayında kalmış, artık ölmüş" diyip beni anında infaz etmesin diye - ki ben öyle yapıyorum- üç beş satır bir şeyler yazarak hayat belirtisi gösterme kararı aldım.  Ben geçtiğimiz son bir kaç ayda, ömrümce yaşamadığım pek çok şeyi hızlandırılmış kur şeklinde yaşadım. Dedemi kaybettim, eve hırsız girdi, annem sevgilimi çok sevdi, babam bana sadece benim bileceğim bir sır verdi onun ağırlığını taşıyorum...  Dedem benim için bu dünyadaki en pamuk insanlardan birisiydi. O kadar tertemiz bir şekilde veda etti ki bu yaşama tıpkı kendisi gibi ölümü de pamuk oldu... Yıkandı, abdestini aldı, namazını kıldı, anneanneme "Nermin ben biraz üşüdüm bana yünlerimi giydir" dedi, yatağa uzandı ve gözlerini kapadı!  Onu defnetmek için apar topar Keçiborlu yollarına düştük,  memleketine gömülmek istemiş. Tesadüf o sıra annem yanımdaydı, yola annem, teyzem, ben ve kuzenim çıktık İzmir'den. Babam Van'dan, kardeşim de An