Et Maintenant On Va Où/ Where Do We Go Now/ Peki Şimdi Nereye?

Uzun zamandır aklımı delik deşik eden ve izlediğim günden bu yana, hakkında bir şeyler yazmayı düşünedurduğum bir filmden bahsedeceğim size. Neden bunca zaman beklediğimi bilmiyorum, galiba bu filmi anlatmaktan açık şekilde korktum! Son yıllarda izlediğim en iyi filmi nasıl kelimelere dökebilirim ki... Aciz kaldığımı hissediyorum; açık ve net! 

Filmekimi'nin İzmir seçkisini gördüğümde, bu filmi mutlaka izlemeliyim demiştim. 2 günde ancak 5 film izleyebildim ve hiçbirisi beni bu kadar çarpmadı. (Diğerleri Sleeping Beauty/Uyuyan Güzel, Le Skaylab/Gökten Bir Uydu Düştü, Melancholia/Melankolia, A Dangerous Method/Tehlikeli İlişki idi.) 

Bu film Nadine Labaki adlı bir güzel kadının bu dünyaya getirebileceği en güzel çocuk,  Filmekimi'nin de bana hediye ettiği en sürprizli kutudur! İçini açtıkça konfetilerin patladığı, havai fişeklerin üzerimden yağdığı, çatapatların çıtırtılarında hem canım yanarak hem de çocuk gülüşlere gömülerek izlediğim bir filmdi! Aslında "film" demeye de dilim varmıyor; çok daha fazlasıydı... 



Nadine Labaki

Eğer Nadine Labaki bu filmin sadece muhteşem oyuncusu olsaydı O'na yine hayran kalırdım. Ancak bu da yetmezmiş gibi bir de filmin senaristi ve yönetmeni... O'nu övecek yeterli kelimelere sahip değilim; ne yazık! Bu kadın daha fazla ne yapabilirdi bilmiyorum. Filmi izlediğinizde beni anlayacaksınız! Bir kere kadın çok güzel! Güzel kelimesinin içini her şeyiyle dolduran bir kadın. Kadın halimle ben bile O'na hayranım. 

***

Filmlerle ilgili yazı yazamamamın/yazmamamın en önemli nedenlerin birisi kendimin, bir filmi izlemeden önce konusunu dahi öğrenmeyi sevmiyor oluşum. Bu nedenle, merak etmeyin bu güçlü empatik bağ ile filme dair spoiler vermeyeceğim! 




Olay, Lübnan'da Hrıstiyan ve Müslümanların birarada yaşadığı bir köyde geçiyor. Köyün kadınları insanlıklarını koruyabilmek adına, savaşın acı çığlıklarından kaçış yollarını arıyor kendi yöntemleriyle. Bu anaç korumayı sadece yaşamı sürdürebilmek adına değil, hep birlikte insan kalabilmek adına yapıyorlar. Bu sarılışı öyle çocuksu, öyle kadınca, öyle insanca yapıyorlar ki buldukları çarelerde umudun yitmek bilmeyen şekerli tadını alıyoruz. Keşke insan kalmayı başarabilseydik diye iç çekiyoruz... Bir kadın sarılışının dünyayı güzelleştirebileceğine hala inanıyoruz, annelerin, eşlerin, kız çocuklarının sesine kapılıp gidiyoruz... 

Ve işin en vurucu yanlarından biri filmin müziklerinin de özenle hazırlanmış ve seçilmiş oluşu... Bugün benim size verebileceğim yegane sürpriz ise ancak filmden bir iki şarkı dinletmek olabilir. 

Khaled Mouzanar'ın öpülesi elleri... İşte filmin en eğlenceli görüntülerinden bir bölümü içeren bir klip şurada . Görüntü kalitesi düşük ama daha iyisini bulamadım maalesef.  Bu da filmin kanaatimce en özel  notaları . Lütfen dinleyin, filme dair bir şeyler söylüyor, büyük bir acıyı sadece sesle anlatıyor... 

Ben bu filmi izlerken hem çok ağladım hem de çok güldüm. Böyle filmleri tek başıma izlemeyi çok sevdiğim için giderken yanıma kimseyi almadım. En son bir başkası ile birlikte sinemaya ne zaman gittiğimi bile hatırlamıyorum gerçi! 

Dİyeceğim o ki bir sinemasever iseniz bu filmi kaçırmamalısınız! 

Yorumlar

  1. Şimdi meraklandım işte... Bu filmi izlemek isterdim.

    YanıtlaSil
  2. senin mutlaka izlemen lazım Vuslat... Hayret ben o gün bu filmi söylemeyi nasıl unuttum? :)

    YanıtlaSil
  3. Umarım Limon Ağacı filmine benzemiyordur. O filmi çok övmüşlerdi. İzlediğimde beklenti çok yüksekti. Beklenti o derece olmasa muhtemelen seveceğim bir filmi sırf beklenti yüzünden sevemedim bir türlü...
    Ben de şimdi bilmem kaç onuncu kez Pan'ın Labirenti'ni izliyorum duvarımda... Ara vermiştim. He he... Pizza geldi de... :)

    YanıtlaSil
  4. valla beğenmeyen küçük oğluna almasın. :)

    YanıtlaSil
  5. "caramel"de de ayrı bi coşmuştur kendisi

    YanıtlaSil
  6. evet o gün eve gelir gelmez, diğer filmlerini araştırdım zaten. Caramel'i de o gün gördüm, acayip merak ediyorum, en kısa zamanda izleyeceğim. Sen de şimdi ayarı verdin ki iyice gaza geldim! :)

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kör Hırsız Aşık

Karton Adam

Pazar Günlerinin Şahı; Eylül Ayının ilk Pazarı!