Ötanazi ve Kelimeler
*Neron’un
hocası Seneca “ Bineceğim gemiyi, oturacağım evi seçiyorsam
ölümümü de seçmeliyim” değişiyle bilinirmiş.
Türkiye açısından değerlendirecek olursam; özellikle ülkemizdeki yoğun İslam inancı (ve ayrıca diğer tek Tanrılı dinler açısından "yaratıcı"nın mevcudiyetine olan inanç), ötanazinin karşısında yıkılmaz bir duvar olarak durmaktadır.
Örnekleyecek olursam, "Bedenim sadece bana aittir dolayısıyla onun mevcudiyetine son verme konusundaki karar hakkı da sadece bana aittir." ya da "Bu beden bana ait değil, bedenim Tanrı'nın ruhuma giydirdiği kılıftır. Dolayısıyla onun mevcudiyetine son verme hakkım yok. Tanrı'nın takdiridir." vs...vs... Bu tür örnekler çoğaltılabilir.
Benim
düşüncem o ki, kendi ölümünü seçme hakkı kişilere veya
varsa kanuni temsilcilerine hukuken ve tıbben tanınmış ise dahi
çok sıkı kontrol ve denetimlere tabii olmalıdır. Yaşam hakkı
insanın en biricik ve en temel hakkıdır; bu nedenle gereğince ve
hak ettiği tüm değeri görerek korunmalıdır. Ötanazinin kabul
edildiği ülkelerde denetim mekanizması sağlam şekilde
kurulamadığı takdirde engellenemez ve önü kesilemez anlamda
olumsuz sonuçlar doğurabilecektir.
Türkiye açısından değerlendirecek olursam; özellikle ülkemizdeki yoğun İslam inancı (ve ayrıca diğer tek Tanrılı dinler açısından "yaratıcı"nın mevcudiyetine olan inanç), ötanazinin karşısında yıkılmaz bir duvar olarak durmaktadır.
Bu
konudaki tartışmalarda ülkemiz düşünüldüğünde belki de bu
yüzden olan hep şudur; önce dini inançlar sorgulanır, ardından
ötanazinin tıbbi ve hukuki yönü konuşulur. Öyle sanıyorum ki
her ülke ve her toplum kendine has inanç, yaşayış,
görüş ve sair özellikleri kapsamında ötanaziyi
değerlendirmektedir. Dolayısıyla bu da insanın ölümüne dair bu
şeyin yani ötanazinin, sadece hukuk ve tıp anlamında
değerlendirilerek sonuca varmanın mümkün olmadığına dair en
önemli veridir.
Esasen
ötanaziye "evet" ya da "hayır" konusu
konuşulurken birtakım örnekler üzerinden gitmenin iyi olacağını
düşünüyorum. Bu noktada belki de en kilit soru: Kişinin
bedeni sadece kendisine mi aittir yoksa beden ve o bedenin sürdüğü
yaşam tüm topluma ya da bir din inancı düşünüldüğünde
Tanrıya mı aittir? İşin bu kısmı felsefik gibi görünse de
ötanazi bu soruya vereceğimiz cevap ile kuvvetli bağlarla
ilintilidir. Bu sorunun cevabını net şekilde verebilmek oldukça
zor; belki de bu yüzden ötanaziye evet ya da hayır demek bu denli
kararsızlığa düşürüyor kişileri.
Örnekleyecek olursam, "Bedenim sadece bana aittir dolayısıyla onun mevcudiyetine son verme konusundaki karar hakkı da sadece bana aittir." ya da "Bu beden bana ait değil, bedenim Tanrı'nın ruhuma giydirdiği kılıftır. Dolayısıyla onun mevcudiyetine son verme hakkım yok. Tanrı'nın takdiridir." vs...vs... Bu tür örnekler çoğaltılabilir.
*Ötanazi
eski Yunan dilindeki kolay ve yumuşak anlamına gelen “eu” ve
ölüm anlamına gelen “Thanato” kelimelerinden türemiş olup;
sessiz ölüm anlamına gelmekte...
Oysa Türk Dil Kurumu tarafından verilen karşılığı "ölme hakkı".(1) Biraz daha kapsamlı düşünecek olursak, "yaşamından ümit kesilen hastaların dayanılmaz boyuttaki acılarını dindirilebilmek maksadıyla doktor kontrolünde hayatlarına son verilmesi" anlamında kullanıldığını söyleyebiliriz. Kelimenin kökeni ile bugün -en azından- bizim dilimizdeki kullanım şekli dahi ötanaziye bakış hususunda yüzyıllar sonraki değişimi göstermektedir. Benim burada gözüme çarpan şey, Eski Yunan dilinde kelimenin kökeninin, kelimenin kendisini olumlamasıdır.
Oysa Türk Dil Kurumu tarafından verilen karşılığı "ölme hakkı".(1) Biraz daha kapsamlı düşünecek olursak, "yaşamından ümit kesilen hastaların dayanılmaz boyuttaki acılarını dindirilebilmek maksadıyla doktor kontrolünde hayatlarına son verilmesi" anlamında kullanıldığını söyleyebiliriz. Kelimenin kökeni ile bugün -en azından- bizim dilimizdeki kullanım şekli dahi ötanaziye bakış hususunda yüzyıllar sonraki değişimi göstermektedir. Benim burada gözüme çarpan şey, Eski Yunan dilinde kelimenin kökeninin, kelimenin kendisini olumlamasıdır.
Eski
Yunan dilini ve kelimenin kökenini düşündüğümüzde "Sessiz
ölüm, yumuşak ölüm" ile karşılaşıyoruz. (Öyle
sanıyorum ki önümüze seçenekler konulsa pek çoğumuz yumuşak
ya da sessiz bir ölümü isteriz.) Oysa dilimizdeki anlam
karşılığında ben bu olumlamayı göremiyorum.
Netice
olarak kelimeyi/kelimeleri algılayışımız, bireyi olarak
yaşamakta olduğumuz toplumun duruma/olaya/şeye genel bakışı ile
de şekillenmekte. İşte tam olarak da bu nedenle yabancı
dillerdeki pek çok kelimenin Türkçe'de tam bir karşılığı
bulunmadığı gibi; Türkçe'deki bazı kelimelerin de herhangi bir
yabancı dilde karşılığı bulunmayabiliyor.
(1) Ben kelimelere ilişkin araştırma yapacağımda Türk Dil Kurumu ile birlikte mutlaka Türk Dil Derneği'nin web sitesine de bakarım. Türk Dil Derneği'nin duruşunu kendime daha yakın buluyorum. Zira ötanazi için de daha güzel bir karşılık geliştirmişler.
İlgilenenler için:
http://www.dildernegi.org.tr
(1) Ben kelimelere ilişkin araştırma yapacağımda Türk Dil Kurumu ile birlikte mutlaka Türk Dil Derneği'nin web sitesine de bakarım. Türk Dil Derneği'nin duruşunu kendime daha yakın buluyorum. Zira ötanazi için de daha güzel bir karşılık geliştirmişler.
İlgilenenler için:
http://www.dildernegi.org.tr
aydınlandım. teşekkür ederim.
YanıtlaSilBu aralar biraz yeteneksizim Profösör. Yazamıyorum, sıkıcıyım, vs.vs.
YanıtlaSilRica ederim, ha'şa. (aydınlandım demişsiniz ya ne ağır sözmüş meğer şimdi daha iyi anladım.)
malum, bireyin doğum hakkı elinde değil, bıraksınlar da ölüm hakkı elinde olsun...
YanıtlaSilMuratcım, iyi demişsin hoş demişsin, ben de ötanaziye kesinlikle karşıyım diyen bir insan değilim ancak ötanaziyi savunmak da çok çok çok zor. Çünkü bildiğim kadarı ile bazen öyle durumlar oluyor ki birey bu konudaki kararını kendisi veremeyecek durumda oluyor ve onun yerine "mirasçıları" şeyyy pardon en yakın hasımları bu kararı vermek durumunda oluyor. Hal böyle olunca da işin içinde başka bit yenikleri aranmaya başlıyor. Kötüye kullanım ve istismara çok açık bir alan, incecik bir köprü, kızgın bir kor kısacası...
YanıtlaSilÖlüm ne bir an geri kalır ne bir an ileri gider. Ecele bırakmak lazım. Ötenazi bir intihar çeşididir. İntihar haramdır.
YanıtlaSil"Sessiz ölüm, yumuşak ölüm" ifadesi kullanılsa da bizce dışarıdan görünen yanıltıcı olabilir. İnsanın ruhunun neler yaşadığını kimse bilemez.