Yazamazken Söylenenler
Şu sıralar yapmayı en sevdiğim şey sırtımı kalorifere dayayıp, üzerinde oturduğum minderde hayaller kurarak kitap okumak... Kocaman, pofuduk, iki tane filli minderim var! Ha bu arada, ben fillere hayranım.
Çocukluğumdan beri çok severim sırtımı sıcacık kalorifere dayamayı, tuhaf bir güven duygusu verir. Üşümemek isteğinin gerçeğe dönüşünün yarattığı bir güven belki...
Gelin görün ki bir an sonra, okumayı bildiğim için, ısınabildiğim için, barınabildiğim bir evim olduğu için ne zaman sevinecek olsam ya da ne kadar şanslı olduğumu düşünsem; diğer yanım bundan utanıyor!
Ben tüm bunları yaşarken sokakta donarak öldüğünü bildiğim on binlerce insan olduğu için. Sonra bunu düşünüp içimde bir şeyler cızırdarken (ki hep öyle oluyor, benim iç hatlarımda bakır bir tel var sanki: topuktan-kalbe), yaşadıklarımın tadı kaçıyor.
Ve ben işte yine öyle bir andayım. Kalbim buruk çünkü dışarısı gerçekten ama gerçekten ÇOK SOĞUK!
Tek bir canlının bile üşümeyeceği günlere...
Yazın bana Aziz NESİN'in şiirinden o çok meşhur pasajı anımsattı :"Öyle üşüsem, öyle üşüsem ki çocuklar
YanıtlaSilSize hiç soğuk kalmasa"
Elbette ardından Nazım geldi gözümün önüne; "Kapıları çalan benim, kapıları birer birer, teyze amca bir imza ver çocuklar öldürülmesin şeker de yiyebilsinler" Burdan kibritçi kıza uzandı düşlerim senin pencerenin önünde kibrit yakarken gördüm onu. ve tekrar Nazım'a döndüm o da karlı bir gece kayın ormanında yalnız sarı bir pencereye öykünmüştü çünkü. "Girip yerden selamlasam hane içindekileri" Sırtın kaloriferin sıcağında pencereye bak. Yorum2un şarkısında söylediği gibi "Bir yaralı kırlangıç, bir kibritçi kız ya da ustayı görebiliyorsan huzurla uyu. Görmen ısıtmandır milyonlarca yüreği... Neyse yine daldan dala kondu düşlerim. Ben arada yaparım böyle gevezelikler şimdiden muhatabından affola...
Son Not: Çanlar kimin için çalıyor şiirini anımsa ve unutma bir yanımız ne kadar hazır olsa da yeşile bir yarımız inatla tutsaktır zemheriye,
İyi geceler...
Ben böyle gevezeliğe can kurban derim. Tüm dile getirdiklerin hayatımın belli dönemlerini anımsattı bana. Blogun en güzel yanı da bu olsa gerek: dilden dile çoğalan hayatlar. Senin bende çoğalttığın, benim bir başkasında, o başkasının bir diğerinde... İyi geceler.
YanıtlaSilVuslat'ın yaptığı öyle latif olmuş ki bir kaç kez okudum.
YanıtlaSilEvet, insanın bir yanı yanarken bir yanı da böyle üşür eğer Tanrı insanın içine adına VİCDAN denilen evrenin birebir bir kopyasını yerleştirmişse. Ve eğer geçmişsen olmayanlar ve yiyemeyenler için de niyaz edilen bir ailenin sofrasından.
Sevgiyle...
@Ali İkizkaya; Kısacık yaşamımda çok net öğrendiğim bir şey var ki -senin söyleminle- "vicdan denilen evrenin" olmadığı yerde, insana dair başkaca hiçbir değer de varolamıyor. Vicdanını yitirmemiş bir dünyada yaşayabilmek ve yaşatabilmek dileği ile...
YanıtlaSil