Kayıtlar

Nisan, 2010 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

NoCo(2) Cehennem

"Cehennem para babalarının icadıydı; amacı, yoksulların dikkatini mevcut sefaletlerinden saptırmaktı. İlk olarak bundan bile daha beter bir durumda olabilecekleri tehdidini sürekli yineleyerek. İkinci olarak, itaatkar ve sadık olanlara, başka bir hayatta, Tanrı'nın krallığında, bu dünyada servetin satın alabileceği bütün her şeyin, hatta daha fazlasının onların olacağını vaad ederek. Cehennem korkusu olmasa, Kilise'nin gösterişçi zenginliği ve amansız gücü, açıktan açığa sorgulanabilirdi çünkü kutsal kitabın öğretileriyle açık bir tezat oluşturuyordu. Cehennem servet birikimine bir nevi kutsallık ihsan etmiştir. Günümüzde cezalar mertebe atlamıştır. Öte dünyadaki cehennemi hatırlatmaya gerek yoktur artık. Dışarıda bırakılanlar için bu dünyada bir cehennem inşa edilmektedir, tam da aynı şeyi ilan etmek için: Ancak zenginsen hayatta olmanın bir anlamı vardır." Xavier'in mektubundan... John Berger- A'dan X'e

Talihsizlik Vol.2

Anadolu kırsalındaki erkeklerin gece yolculuklarına çıkmadan önce geçici süreli kısırlaştırılması için imza kampanyası başlatmayı düşünüyorum!Bu kadar talihsizlik insanın başına 2 kez üst üste gelmez, gelemez, gelmemeli!!! 2 gün, 2 berbat tecrübe ile noktalandı. Dün gece ile birlikte zirve yaptım, yakında jübilemi yapacağım! Mümkünse beni bir daha böyle yolculuklara göndermesinler ya da madem gönderiyorlar ardından psikolojik destek temin etsinler. Başımdan geçenleri tümüyle anlatsam kimse inanmaz zira ben bile inanamıyorum! Son tahlilde Anadolu erkeği ile ilgili gözlemlerim aşağıdaki gibidir; * Karşısındaki insanla herhangi bir uyumu olup olmadığını önemsemiyor. * Karşısındaki insanı taciz edercesine beğenisini ifade ediyor. * Karşısındaki insanın hayatında biri olup olmadığı, evli, nişanlı ve sair bir şey olup olmadığı hususlarını hiçbir şekilde umursanmıyor. * "Ismarlamak" konusunda oldukça ısrarcı! * Bir kadın gece yolculuğu yapıyorsa, onlar için potansiyel gelin adayı! *

Ailen Normal Değilse Senin de Normal Olman Beklenmemelidir

Annemin ve babamın da normal olmadıklarını an itibarı ile kavramış ve kabullenmiş bulunuyorum. Evet evet kesin kararım, zor bir süreçti ama pes! Bir nev'i Adams Family formatı. Bu arada ne şekerli bir şeydi Adams Family, deli işiydi, özlemişim! İnsan niye bugün ameliyat olacakken Cuma günü oluyorum deme ihtiyacı duyar ki... Bizim aile böyle kendi iç dünyasında bir gizem bulutu üflemiş vaziyette. Uzağım diye mi yapıyorlar ki... İzmir'de cinnet geçirmeyeyim diye mi. İyi de ben bugün kalkıp gelecektim yanınıza belki, belki sürprizim olacaktı ! (ki olacaktı bilet bulamadım!) Ha başka bir komedi, neymiş, annem seri katili benden saklamış. :) Bak bu işin bokunu çıkarmak oluyor artık çünkü ben de seri katilin son cinayetinin olay mahallinin bizim büronun önü olduğunu annemden saklamıştım. :-) Fakat benimki anneminki kadar saf(!) bir çaba değil en azından. Babam yılın yarısında Van'da, ben her daim İzmir'de, annem Ankara'da, kardeşim de Karadeniz dolaylı Ankara'da yaşıy

Vaziyetler

1-) Babam, Cuma günü ameliyat olacak... 2-) Bugün bitirmem gereken "kesin süre"li işi bitirdim ve mutluyum! 3-) Adliyede bir kısım insanlar asabımı bozuyor, beni de bozuyor! 4-) Burnu açık ayakkabı içine ince naylon çorap giyen kadınlardan hoşlanmıyorum. Benim için, hacı terliğini havlu beyaz çorap ile giyen amcalardan farksızlar ve ben o çorabın önden görünen dikişine tiltim. 5-) Kafam karışık! 6-) Nisan ayının ÜFE oranını öğrenmem lazım. (tcmb.gov.tr) 7-) Demli çay içmek istiyorum. Adliyenin ve büronun çayını sevmiyorum. 8-) Sigara içmemek için kendimle savaşıyorum. 9-) Bir seri katil ile aynı şehirde yaşamak ve son cinayetin büromun dibinde olması, katilin bulunması için güvenlik kamera kayıtlarımızın izlenmesi çok tuhaf ve sırtı üşüten bir his! 10-) Annem bunu duyarsa kendini öldürebilir. 11-) Neden babamın yanında değilim... :-(

Di-cı-tıl Vööörld

Resim
Bugün bir müvekkilimiz bana (İNANILIR GİBİ DEĞİL AMA) dijital tesbih hediye etti! Aynen yukarıda görmekte olduğunuz, yüzük formatında da kullanılabilen, sayacı ve sıfırlayıcısı olan, çılgın bi' şey! Yalnız benimkisi yeşildi. (Elden çıkarıp o minvalde bir sevdiğim şahsiyete hedaye ettim ben de napayım!) Dicıtıl tings vil çeync dı vörld! Tamam mı yeni sloganımız bu. Ha bu arada tesbihin de dijitalini yapmışlar bu apayrı bir başlık oluşturabilecek kadar möhim bir konu kanaatimce. Öteliyorum o nedenle. Aman yarebbim her şeye ayak uyduruluyor, eksik kalınmıyor, bak dijitaliteye(bunu şimdi uydurdum ne iğrenç kelime oldu) de ayak uydurdu adamlar, siz daha yerinizde sayın! Hediye! Banaaaa! Tesbiiih hem de dijital!!! Hali ile elime aldığımda ilk tepkim; "bunla yapınca geçerli oluyor muymuş?" gibi abuk bir soru sormak olabildi. Zira o an basiretim bağlandı. Hani geçerli yerine "caiz" falan demem duruma daha uygun düşerdi galiba. :-) Yani tamam bu küçük ve çitlembik "

Bir Aşk Mektubu

Bir hükümlü düşünün. Eşcinsel. Hemcinsi olan sevgilisine yazdığı mektupta "aşkım" dediği için "ahlaksızlık" ile suçlandı, mektupları yasaklandı. Ardından ilmeği boynuna geçirdi ve sadece sevgilisine "aşkım, keşke yanında olsaydım!" diyemediği için ölmek istedi. Kaç aşık, sevgilisine "keşke yanında olsaydım" dediği için "ahlaksızlık" ile suçlandı? Kaç aşık, sevgilisine "keşke yanında olsaydım" diyemediği için boynuna ilmeği geçirdi? Hükümlü o gün sayımda bulundu, ölmek üzereydi, 3 gününü hastanede geçirdi. Belki sevgilisine kavuşmanın naif umudu ve hayali ile... Bir üstad aşka saygılı, güzel bir dilekçe yazdı. Yargıca "homofobiye" teslim olmamanız dileğiyle diye seslendi... O yargıç, "homofobiye" teslim olmadı. Hükümlü artık, hemcinsi olan sevgilisine "aşkım" diyebilecek mektuplarında... Bir eşcinsel de sevebilecek. "Eşcinsellik serbest ama aşk yasak" olmayacak! Bu umut aşıklara küçücük b

Bilim Kurgu Sadece Bilim Kurgu Değildir!

Resim
(Bugün tembellik yapıyorum ve BK ile ilgili eski bir yazımı alıntılıyorum- 2006 yılında yazmıştım çok mu eski olmuş :)- , aksi takdirde zavallı blogum benim çöküşümü izlemekten öteye gidemeyecek.) Bir tanım alıntılayarak başlayabilirim; "Bilim kurgu (veya bilimkurgu), yakın ya da uzak gelecek ile ilgili hikayelerin bugün mümkün olmayan bilim ve teknoloji unsurlarını kullanarak oluşturulmasıdır. Bilim kurgu bazen geçmisi de kurgulayabilir."denmiş tr.wikipedia.org adresinde, bu benim 2 saniye içerisinde bulduğum bir tanım; hem basit hem de açık şekilde ifade edebilir bilimkurgunun özünü. Ancak tam anlamıyla anlatmaya yetmez. Bilimkurguyu yaratmak kolay iş değildir; iyi bir bilimkurgu eseri, ciddi bir çalışmanın ve akla dayanan hayal gücünün ürünüdür; öyle olmak zorundadır. Yaradılışının özünde akıl ve hayal gücü yattığından değerlidir, zorlu bir sürecin ardından doğar. Çünkü olmayan bir şeyi var etmek ya da olan bir şeyi farklı şekillerde tasvir etmek, üstüne bir de her sayfada

Gülmek

Resim
Bir arkadaşım uzak diyarlardan demişti ki; "Gülmek için var edilmiştir ağız, göz, kaş... artık ağlama!" Sanırım tam olarak bu nedenle ağlayınca hiçbir şeye benzemiyor; şekilsizleşiyoruz. Kalbimizi büzüştüren acı, göz kapaklarına da aynı etki ile tesir ediyor! Büzüştüm kaldım günlerdir, ne zaman bitecek bu iş anasını satayım!

Sevda kuşun kanadında!

Cem Karaca'yı hep sevdim! Daha da severim.Hele şu şarkı yok mudur. Nereden aklıma esti. Gecemin 12'si! Sevda kuşun kanadında İçersin de kanamazsın... Ürkütürsen tutamazsın, Ökse ile sapanla Vurursun da saramazsın. Hayat sırrının suyunu ç eşmelerden bulamazsın Ansızın bir deli çaydan içersin de kanamazsın. Aşk ne ustam? Hayatın sırrı ne? . . . Ne! Ne! Ne! Yüreğe aşkı koyan ne? Hem sevda böyle güzel anlatılır mı insana... Sonra ölür gideriz ardından!

Yazıyoor yazıyoor nouvelle yazıyor!

Resim
OBEZİTEYE ÇARE BULUNDU! Aşık olun, kazığı yiyin! Yemeden içmeden kesilin. DÜNYA AÇLIĞINA ÇARE BULUNDU! Aşık olun, hapı yutun! İştahınız kapansın. KANSERE ÇARE BULUNDU! Aşık olun, ızdırabını çekin! 30'unda kalpten gidin. HIV'E ÇARE BULUNDU! Aşık olun, eve kapanın! En hijyenik ortamınızda virüsten korunun. SALAKLIĞA ÇARE BULUNAMADI! Aşık olun, kazığı yiyin, hapı yutun, kolpayı görün, ızdırabını çekin, acıdan ölün, sonra kendinize gelip yeniden aşık olun iyi mi!... Yani hiç huyum değildir ama kendime saydırasım var. Hunharca hem de! Pehhh! Şu aşağıdaki güzide eseri yaratan arkadaştan bir farkın var mı derseniz, bence ruhsal açıdan hiçbir farkımız yok. Kardeşimsin gel öpüjemm!

Zarafet

Aşağıdaki Audrey Hepburn fotoğrafı üzerine zarafet üzerine bir yazı yazmaya karar verdim. Bu öyle karar verince oluyor muymuş demeyin; deneyeceğim işte! :) Yeni dünyanın en çok ve hızla yitirdiği şeylerden biri zarafet! Bu konuda kalıbımı basarım. Tendeki zarafeti, dildeki zarafeti, aşktaki zarafeti, doğadaki zarafeti, yürekteki zarafeti, ilişkilerdeki zarafeti, yaptığımız işlerdeki zarafeti, kısacası insan olmanın zarafetini kaybettik! Çok acı bir kayıp yalnız, öyle hafife alınacak türden değil. Nedeni; şu zarafet deyip geçtiğimiz şey bizim bugünümüzün çirkinliğinin panzehiri olabilecek kadar etkili bir şeydi. Neden kaybettik biz bu şeyi; Acele ettik arkadaş! Yaşamakta, yapmakta, gemileri yakmakta, her şeyde aceleci davrandık. Öyle bir hal aldı ki... Bir adam bir köşede bir kadınla nasıl düzüştüğünü anlatıyor diğerine, Bir kadın evli patronunu bacaklarıyla nasıl cezbettiğini, Bir çocuk öğretmenine nasıl bağırdığını, Bir dolmuşçu parayı nasıl arakladığını, Bir avukat müvekkilini nasıl

Audrey sen ne yaptın?

Resim
Öpüşmek eskiden bu kadar zarif ve tutkulu bir şeydi. Şimdi ise yapış yapış ve öylesine!

Bozuk

Karnım ağrıyor. Karnım ağrıyorsa elleriyle karnımı sever ve geçer, başka yolu yok! Sorunluyum evet, çürük elma gibiyim hatta. Ama elma hormonsuzsa çürür zaten. Çürümesin istenirse hormonlusu alınır, kofluğu da başından kabullenilerek... Bir şey yemeyeli tam 28 saat oldu. Bilinçli bir seçim değil. Hatta gayet bilinçsiz! Karnım ağrıyor diyorum!

Kanadım...

Resim
" Bir şey daha öğrendim. Bir vücudun beklentisi bir umut kadar uzun sürebilir. Seninkini bekleyen benim vücudumun mesela. Sana iki kere müebbet verdikleri anda onların zamanına inanmayı bıraktım... A." (John Berger, A'dan X'e) Ben de onların zamanına inanmayı bıraktım. Tam olarak bugün! Çünkü kanadım, yoksun artık. Seçimi kendim yaptım ancak her seçimde bu yola zorlayan gerçek ve hatrı sayılır nedenler vardır. Çoğu zaman ağzı bantlanır, cümlelerin anlaşılırlığı boğuklaştırılır böylece. Ama ses tam olarak susturulamaz. Ses, bağırmaya devam eder! Ses, gittikçe çoğalır bulduğu boşlukların arasından. Çığlığa komşu olur. Ağzını bantlamıştım sesin. Beklentim umut kadar uzun sürebilirdi. Umut kadar... Umudumu kırdın kanadım. Kanadımı kırdın!

Michael Travesser Kültü

İsmi Wayn Bent ama o bunu kendisine yakıştıramamış olacak ki "Michael Travesser" olarak değiştirmeyi uygun görmüş! 1941 doğumlu, yani bildiğiniz "koca adam"! ( Müridleri arasında çocuklar ve "koca adamlar" mevcut.) Daha önce "Seventh-day" (7. gün) kilisesinin papazı iken 2000 yılında Tanrının kendisine mesih olduğunu ilan etmesi üzerine(!) müridlerini de toparlayarak New Mexico'da dünyayla bağları kısmen kopuk bir çiftlikte yaşamaya başladılar. (Internetleri var yani Zeki Müren de beni görebilir; sözlerime dikkat etmeliyim, sinirlenir , bir emir yollar beynime nüfuz eder, kendimi New Mexico'da buluveririm valla!) Travesser'in kehanetine göre 31.10.2007 gece yarısı dünyanın sonu gelecekti. Kehanet istediği gibi şekillenmemiş olacak ki ağız değiştirdi ve 31.10.2007 gece yarısından sonra bunun "vücut değiştirmek" anlamına geldiğini söyledi. Pek çok kişi ve medya bu kehanetin sonucunun toplu intihar ile sonuçlanabileceğinden end

Home(Yuva)

Resim
"Karamsar olmak için artık çok geç!" 'Home' fotoğraf sanatçısı Yann Arthus Bertrand'ın (yüzü cennet gibi) muhteşem bir ekiple yarattığı Dünya'ya, 'yuva'mıza adanmış bir belgesel. Luc Besson sağolsun filmin dağıtımını üstlenmiş. 'Home' yüz yıllardır kendi ellerimizle yarattığımız bir hikayenin kısa, ihtişamlı ve hüzünlü gösterimi. Olur ya izlemediyseniz mutlaka izleyin. Ben uzun süredir izlemek istiyordum fakat ancak bu hafta sonuna randevulaşabildik. :) Bildiğim kadarıyla Home, internet üzerinden bedava dağıtıma da sunulmuş bir film. Çünkü amacı bilinç yaratmak ve bizlere kendi yaptıklarımızı göstermek. Bu nedenle de filmi en ulaşılabilir hale getirmek ekip için önemli bir misyon olmuş. En dolambaçsız yolu kullanarak artık harekete geçmenin zamanı geldi dememiz isteniyor. Şu hali ile anlattıklarım, çok klişe bir son dönem yapımı Hollywood filmini çağrıştırabilir. Ancak filmi izlediğinizde, altında Hollywood'unkinden çok daha sahici ve Holly

Patos ve Cinsellik Teması

Patos reklamları inatla cinsellik teması üzerinden gidiyor. Başlarda bu kadar göze batmayan bu durum son reklamları ile tavana vurmuş vaziyette! İyi de birader, cips ve seks arasındaki bağlantı nedir! Neden ısrarla bu temadan vazgeçmiyorsunuz?! Cips cinsel duyguları mı uyandırır? - Alkol, sigara gibi sağlığa zararlı olduğu rivayet edilen şeyler cinselliği öldürdüğüne göre cipsin de olumlu bir katkısı olacağını sanmam! Cips seksi bir şey midir? - Cips düşündüğümde aklıma yağlı oluşundan başka bir şey gelmiyor. Yağ fikri de tam olarak şu anda bana pehlivanı çağrıştırdığına göre cipsin seksi bi' şey olması namümkün. (ya da ne mümkün!) Cips yiyince seksi mi olunur? -Aksine obeziteye giden yolda insanlık için küçük ama kendimiz için büyük bir adımdır. Birilerinin Patos reklamlarının metin yazarlarına cips ile seks arasındaki tek bağlantının ikisinin de 4 harfli olup son harflerinin "s" olmasından ibaret olduğunu açıklaması gerekiyor. Cips ve seks arasındaki bağlantı bundan öte

Pastanbul

Resim
Of Allahım offf! Gecenin şu saatinde bana reva mı bu! Tam da spora başlamış ve "fit" olmak konusunda kendimle savaşarak derinn kararlar almışken. Nereden çıkıp geldi bu "Pastanbul" gece gece! Evim ücra bir köşede de değil ki şu tatlı isteğimi bastırabileyim. Hayır, bu "şey"lere tatlı demek hem ayıp hem günah! :) Bunlar resmen sanat eseri... Yapanın ellerine sağlık, gerçekten çok güzel bir iş çıkarmış. Nakış gibi işlemiş. Pastanbul'u bu gece keşfettim. En kısa zamanda hediye etmek ve löpür löpür götürmek için bir sipariş vereceğim. Bu şaheserler kaçırılmaz! Olabilemezzzz!!!! Ayrıntılı bilgi için: http://www.pastanbul.blogspot.com/ p.s.Keşke İzmir'de olsaydı da şu kurabiye&cup cake kursuna gidebilseydim. Nasıl içimde kaldı :(

Yaşasın Yemek Yemek!

İşyerimin İzmir-Kemeraltı civarlarında olması nedeniyle "esnaf lokantası" kültürüm oldukça gelişti. Eee dile kolay 3 yıldır "esnaf"ın cirit attığı bölgedeyim; düşünüyorum da az bile öğrenmişim. Bu akşamki konuk esnaf lokantam "Azcı"! Aslında "Azcı"nın bir başka adı var elbet ama tabelada yazan ismiyle sorsanız kimse bilmez. Çünkü orası herkes için "Azcı"dır. "Azcı" da her şeyin azı söylenir. Çünkü diğer lokantalara inat, adamların azı bile; diğer tarafların tam porsiyonundan fazladır. Burada mutlaka tadılması gereken şey balık çorbasıdır. Bu öyle bildiğiniz çin işi, japon işi bir balık çorbası değil; basbayağı Anadolu'nun bağrından kopup gelmiş gibi duran bir nev'i aştır. Benim babam Van'lı. Van'da ayranaşı vardır mesela... Bu balık çorbası denen şeyin adı da balıkaşı olabilirmiş bence :) İçinde yok yok! Yalnız olur da yolunuz düşerse ve hassasiyeti sinir bozan bir mide sahibiyseniz (benim gibi) sakın ha sakın

Bir ömrü burada geçirebilirim!

Resim
Taşındım! Bu sıralar böyle bir furya var. Cümlealem taşınıyor niyeyse?! Şu köşe, evin en sevdiğim noktası. Kuzum, domuz kumbaram, matruşkalar, akıl defterim ve hepsinden önemlisi kitaplarım. Beyaz bir kitaplıkla örtülüler. Eskiden beri beyaz bir kitaplığım olsun isterdim. O da bana evin kendi hesiyesi oldu. Yakında sığamayacak olsam da bu nokta evimin hep en sevdiğim noktası olarak kalmaya ve bizatihi hayatımın dip köşelerine temas etmeye devam edecek. Mutluluk bu olsa gerek! Heh.

Mod(a) Uyuz

Şu sıralar herkesin sıkça kullandığı "Kafkaesk" kelimesine iyice sinir olmaya başladım. "Kafkaesf karakter", "Kafkaesk yazar", "Kafkaesk bunalım", "Kafkaesk tasvir"! Rahat bırakın Kafka'yı! Başlatmayın "Kafkaesk"inize! *** Yazı dilinin de modası varmış meğer...

Bilenler Anlatsın

Zaman zaman soruyorum. Neden hep tavrına, tarzına, cümlelerine, şarkılarına, mısralarına, seslerine, içlerine, içe işleyişlerine bayıldığım insanlar eşcinsel? Yoo bunu bir yadırgama ya da üzüntü eşliğinde söylemiyorum. Şaşkınlıkla söylüyorum. Eşcinsellik duygusal yanı mı artırıyor, eşcinsellere farklı bir yerlerden bir gizli sır mı hediye ediliyor merak ediyorum? Sonraa, neden insanlıktan daha fazla nasip almışlar? Neden kimsede olmayan bir el değmemişlik ve asalet var. Hem erkek hem kadın ruhundan gizlice bir parmak bal mı çalmışlar? Kadının ve erkeğin eksik yanı eşcinsellikte mi tamam? Bu noktadan bir sonuca varamıyorum ama... Kadın sadece kadınken ve erkek sadece erkekken insan olmayı mı öğrenemiyor acaba? İnsan olmak için hem kadın hem erkek olmalı insan! Ben sıklıkla düşünüyorum bunu...

Okumuştum-sevmemiştim!

Resim
Hamdi Koç-Melekler Erkek Olur Hangi kitap bana bir şey katmadı desem, ilk sırayı kuşkusuz alır! Bir yazarı beğenmediğimde silip atamıyorum, diğer kitaplarına da şans tanıyorum, o yüzden inat ettim bir gün mutlaka bir tane daha Hamdi Koç kitabı okuyacağım. Yine de oturmuş, yazmış. En azından durmamış üretmiş. Şimdilik okumuştum-sevmemiştim kategorimde.

Anne'ye!

Bir ev düşün, İki göz bir oda! İki gözden akanlar Sığmaz oldu odaya... D. 2008

New York, I Love You!

Resim
Es geçtiğim, es geçmekle kendi maneviyatımda bilmeden büyük eksikliğe sebebiyet verdiğim şahane film! Ben eksik parçamı şimdilik tamamladım. Başka parçalarım da eksilecektir... Onları doldurduğumda yeniden haber veririm. ;) Görüntüler, birbiri ardına sıralanan küçük filmler, filmlerin arasındaki hissedilir ama gizli bağlantı, oyuncular... Yahu gerçekten çok beğendim! Eksik kalınmaması gereken bir film! http://newyorkiloveyouthemovie.com/#/gallery

Bugüne dair

Yalanın elleri o kadar büyüktür ki sağına geçsen seni sarar, soluna varsan tersten çakar, önüne geçsen ezer geçer, ardında dursan büyür gider... Böyle bir yalanla tanıştırıldım bugün! Ne sağında ne solunda ne önünde ne de arkasında durdum. Altında ezilip unufak oldum!