Geçici hevesler ile körleşen insanlar, en büyük kötülüğü, yeniden görebilmek için başka insanların mutlu dünyalar gördükleri gözlerini onlardan çalarak yapıyorlar! Bu yüzden çalıntı bir güzelliği taşıyan yüzde mana göremiyoruz. O, hırsız! Ve bu yüzden bazısına 'değişmişsin' diyoruz! O, hırsıza rastlamış bir aşık! Hırsız ganimeti ile mutlu, aşık ise artık kör! İkisi de zararsız bundan böyle... Lakin aşık, aşktan geçip de kendine geldiğinde çalınan dünyasına kavuşmak isteyecek yeniden, karşı konulmaz bir kuvvetle! Bu isteğini dizginleyemeyecek! 1 yıl ya da 1 asır sonra ama nihayetinde vakti gelecek... İşte bu hikayedeki en tehlikeli kişi O; gözlerini geri almaya niyetlenen aşık eskisi! Gözlerini alana kadar çevresindeki her şeyi ve herkesi yakıp yıkacak, ateşe atacak ve bunu hiiiç umursamayacak! Bunun için de kimse O'nu suçlayamayacak. Çünkü gözle ruh kardeştir. Çünkü gözleri yitik, ruhu kayıp bir insan acı doludur! Acı çeken bir vakit mutlaka acı
Saatlerimiz 3.13'ü gösterirken hala uyuyamıyoruz. Buradan anlıyoruz ki bir derdimiz var! İnsanın dertsiz başına dert aramasının adına sevgi ya da aşk deniyor. Kimi seveceğinizi bile bilmeden sevmek istiyorsanız hele, o dertten de öte bir şey oluyor. Ben de hep böyle çiçeklere uzandım olmayan ellerimle, boyumun yetmediği... Bu fotoğraf telefonuma her baktığımda gördüğüm fotoğraf. Telefon kullanmaktan nefret ettiğim için onu sevimli hale getirmeye çalışmıştım bir vakit. Neyse, netice olarak zaten, çiçeğine uzanamayan, uzansa bile elleri olmadığı için tutamayacak, mutsuz bir karton adamdan farkım yok sanırım. Saat 3.28! 15 dakika daha geçti... gece biterse sevineceğim.
Eylül ayı benim için yılın en keyifli ayıdır. İçimi yıldızlar, yaseminler, büyüklü küçüklü ağaçlar kaplar! Varoluşsal bir anlam yahut geçmişteki bir olaya bağlı olarak gelişen bir önemseme durumu değil. Sadece yazdan sonbahara geçişin ilk adımı Eylül'de atılır ya işte ben bu duyguyu çok severim!
Yorumlar
Yorum Gönder