Hayata Dair Basit ve Önemli Tavsiyeler (Bu ne sıkıcı bir başlık oldu!)

Çevremde tanıdığım herkese, hukuki meseleler konuşulduğunda aklıma geldikçe unutmamaları için aşıladığım bir kaç basit husus var. Bu listeyi oluşturmamın sebebi elbette karşımıza çıkan korkunç davalardır. Milletimin zekası genel olarak, pisliğe ve kolay yoldan para kazanmaya çalıştığından hiç aklımıza gelmeyecek davalarla karşılaşıyoruz. Bu ipuçlarını blogda da paylaşabileceğim yeni aklıma geldi! Bir kişi bile okusa, faydalansa kardır. Çok basit olarak göreceğiniz aşağıdaki bir kaç noktadan dolayı milyon TL'lik davalarla uğraşıyoruz. O yüzden gerçekten aman canım bunu bilmeyecek ne var diye düşünmeyin ve bir göz atın derim.





1-) Karşınızdaki insana ne kadar güvenseniz de asla boş bir senet veya boş bir kağıt imzalayıp vermeyin. Senedin sonradan doldurularak tedavüle konulması yasaya aykırılık teşkil etmez. Hukukta "beyaza imza atmak" olarak adlandırılan bu durumlarda, beyaza imza atan kişinin o belgenin/senedin daha sonradan doldurulacağını kabul ettiği esastır.

2-) Teminat olarak senet imzaladığınız durumlarda, bu senedin bir teminat senedi olarak imzalandığını açık şekilde belirten, senedin ayrıntılarına da atıf yapan bir yazılı sözleşme akdedin. Senedin bir kenarına "teminat senedidir" ibaresi de eklenirse daha güvenli olur.

3-) Her zaman için imzaladığınız sözleşmelerin ıslak imzalı bir suretini kendinize alın, hukukumuzda "fotokopi belgeler" geçerli bir yazılı delil değildir.

4-) Herhangi bir yere imzanızı atarken, metin ile imza gövdesi arasında boşluk bırakmayın. Mümkünse imzanızın bir kısmını yazıların üstüne denk getirin. Ben bile dava dilekçelerimi bu şekilde imzalarım.

Bu şekilde 3 milyon TL'lik bir davamız mevcut... (Ceza davası da cabası!) Üstelik de müvekkilimiz bir asker ve görevle ilgili imzalatılan bir evraktan, kırpılıp biçilerek bir senet meydana getirilmesinden dolayı bu zulmü çekiyor. Pembe yazdım diye sevimli bir şey olduğunu zannetmeyin. :)

5-) Kiracı sıfatı ile kira sözleşmesi akdediyorsanız, tahliye taahhütnamesi denilen zımbırtıyı imzalamama konusunda karşı tarafı ikna edin. (Uygulamada genelde tarihsiz olarak tahliye taahhütnameleri imzalatılır. Kendi ev sahibim bana imzalatmaya çalıştığında, siz bana küfür mü ediyorsunuz, avukata tahliye taahhütnamesi mi imzalatılır" demiştim ve imzalamamıştım.) :)

6-) Bir borcu ödeyip bitirdiyseniz karşı tarafa bu borca istinaden verdiğiniz kıymetli evrakınızı iade alın ve mümkünse yok edin, yırtın, üzerini çizin vs..

7-) Size bir tebligat geldiğinde üzerine mutlaka size tebliğ edildiği tarihi not alın. (süreleri takip etmek yönünden)

8-) İmzanız taklit edilebilecek denli basit, kıvrımsız, ayrıntısız, büklümsüz bir imza ise bir an evvel değiştirin. İsim ve soyadınızı içeren, karakteristik bir imza edinmeye çalışın.

9-) Aslında borçlu olmadığınızı düşündüğünüz bir parayı ödemek zorunda kalırsanız, ödeme belgenize "ihtirazi kayıtla ödenmiştir." kaydı düşürün. İleride paranın istirdatı için dava açacak olur iseniz yerleşik Yargıtay kararlarına göre "ihtirazi kayıt" bulunmaması halinde ödediğiniz parayı geri almanız çok çok çok zorlaşır. İhtirazi kayıt, aslında borcu kabul etmediğinizi ama ödemek zorunda kaldığınız için ödediğinizin göstergesi olacaktır. (Örnek bankadan ödeme yapacaksanız dekonta bu beyanı düşürün.) (ihtiraz: çekince, sakınma anlamlarındadır.)

Bu durum genelde yüksek faturaların gelmesi durumunda, o hizmetten yoksun kalmamak için faturaları ödemek zorunda kaldığınız ama sonra hakkınızı arayacağınız durumlarda söz konusu olabilir. Örneğin; size 800-TL elektrik faturası geldi ve bu kadar kullanımınızın olmadığından eminsiniz, e bir yandan da elektriğinizin kesilmemesi için parayı ödemek zorundasınız. İşte bu durumda borcu öderken mutlaka borcu kabul etmediğinizi, ihtirazi kayıtla ödediğinizi şerh düşürmelisiniz. Bir müvekkilimiz bu şekilde 10 bin TL'ye yakın elektrik faturası ödedi ve ihtirazi kayıt koymadığı için ödediği bedeli iade alamadı.

10-) www.uyap.gov.tr adresinden SMS ile bilgi edinme sistemine kayıt olun ve hakkınızdaki her türlü adli gelişmeden haberdar olun.

11-) Bu madde opsiyonel olarak boş bırakıldı. :) Aklıma yeni şeyler geldikçe yazarım.


***


Tatilden dönüp yeniden çalışmaya başladığımı çok belli ettim galiba. 8 yıl oldu ve işimi hala çok seviyorum. Hatta ilk günkünden daha çok. Avukatların pek çoğu mesleğini hiç sevmediğini, imkan olsa anında bırakabileceklerini söyler, ben bunu henüz söylemiyorum, belki 20. yıla doğru...

Şu bir gerçek, bu öyle bir meslek ki hastalık gibi, insan bir kere kapılınca kolay kolay bırakamaz. Tüm kötü işleyişe, tüm rezaletlere, tüm çıkmazlarına rağmen kahrıyla da sevdiğim bir meslek.

Ne yazık ki her yıl en az bir kaç meslektaşımın, görevinin icrası sırasında öldürüldüğü haberlerini okuyorum. İşte en acısı da bu... Bizler taraf değiliz, bizler tarafların temsilcisiyiz. Ancak bu konudaki cehalet o kadar fazla ki kin beslenen kişi avukat olmaya başlıyor bir süre sonra... Bu yüzden bundan bir kaç yıl önce icra işlerini bırakma kararı aldım, kendi büromu açana kadar da yapmayacağım.

Ben icra işlerini bırakmaya karar verdikten 1 yıl sonra çalışmaya başladığım bürodaki bir meslektaşım, bir müvekkilimize vekaleten bir icra ihalesine giderken borçlu tarafından sırtından vurularak öldürüldü. Geride ise iki tane küçücük çocuğu ve eşi kaldı... Söylenecek fazla bir söz yok!

Dilerim mesleğim, bir gün hak ettiği değeri görür, sistemdeki çöküntü onarılır, her türlü yasa dışı yöntemler son bulur, hak ve adalet bu boyunduruktan çıkarak özgürlüğüne kavuşur!  

Yorumlar

  1. Çok yararlu bilgiler bunlar çoğumuzun umursamayıp geçeceği şeyler. ben de yaklaşık iki yıldır bir dava ile uğraşıyorum basit mi basit saçma mı saçma ama işin içine yalancı şahitler ve bir sürü rezalet girdi allahtan elimizde video kayıtları olan bir olay buna rağmen kayıtları izletip de o tarihte o anda bir olay olmadığına dair tutanağı nihayet tutturabildik. dava sürüyor bakalım ne olacak bitince o konuyu paylaşacağım. İftira edenlere ne oluyormuş onu da böylece öğrenmiş olacağız bakalım.

    Bir kaç sene önce ofisimde oturmuş konuşurken hemen 10 metra kaddar berimizde sokak içinde bir avukat ve bir polisi öldürdüler. Adamlar birisinin arsasına el koymuş otoparka çevirmişler tespit için giden ekibe ateş açılmış. Çok üzülmüştüm orada sergilenen vahşete ve yaşamını kaybedenlere. Gerçekten avukatların işi zor.

    YanıtlaSil
  2. Umarım dava lehine sonuçlanır Vladimir! Haberlerini bekliyorum! :)

    Ben şu 8 yılda meslek yüzünden paranoyak oldum, kendi özel ilişkilerimde inciğini cinciğini düşünmekten, onun başına bu gelmişti, şunun başına bu gelmişti demekten her adımımı yüz kere düşünmeye başladım. Kendimi geçtim, yanımdaki yöremdeki insanlar üzerinde de bunu uygulamaya başladım. Geçenlerde araba kiralayan bir arkadaşımın imzaladığı boş senedini, kiralama firmasından geri almak için verdiğim savaşı anlatamam. Neyse geri de aldım. :)

    Adam: Ama bakın burada herkesin senetleri var bize güvenmiyor musunuz? Arkadan bir ceza gelir bir şey olur diye alıyoruz biz bunları.
    Duygu: Siz o senetle neler yapabileceğinizi biliyor musunuz?
    Adam: Biz yıllardır bu işi yapıyoruz, asla bu tür şeyler yapmayız!
    Duygu: E biz de ceza gelirse öderiz, her türlü kimlik, belge, adresi verdik, meslek kartına kadar aldınız.
    Adam: Ama...
    Duygu: Almadan gitmem! :)
    Adam: Peki peki...
    Arkadaş: Ulan yanında avukatla gezmek ne güzel şeymiş!

    :)))

    YanıtlaSil
  3. Çok güzel ve de faydalı bilgiler vermişsiniz. Ama bunları bilmeyip azcık kafasını kullanabilenler zaten bu tip tuzaklara pek düşmüyor asıl tuzağa düşenler bu tip olayların başına gelebileceğini değerelendiremeyen saf ve temiz yurdum insanları. Bence bu tip olaylara karşı tedbirli olmak yerine bu tip olaylara tenezzül edenlerin ortadan kaldırılması için bir tedbir alınmalı. Ne olursa olsun kanunlardaki açıkları ustalıkla kullanan üçkağıtçılar olacaktır. "beyaza imza atmak" diye bir şey neden varsa benim ülkemdeki sahtekarlar da ondan olacaktır hep.
    Arkadaşınız demiş ya avukatla gezmek ne güzel diye. Oysa kafasını taşlara vurmalıymış ben neden kuzu kuzu her deneni kabul ediyorum diye. İşte asıl sorun bu, o kiralama şirketindeki yüzlerce boş senede imza atmış inanların hep olması. O firmanın da bu olayları yapması gerektiğine inandırılmış olması. Hukuk kuralları güvensizlik üzerine kurulmasaymış eminimki bu dediklerinizin hiçbirine gerek kalmayacaktı.
    Keşke bütün bunlara çanak tutmayı engelelyebilecek kadar hukuk ülkesi olabilseydik. Sadece laftan ibaret olmasaydı..
    Sevgiler...

    YanıtlaSil
  4. "asıl tuzağa düşenler bu tip olayların başına gelebileceğini değerelendiremeyen saf ve temiz yurdum insanları." demişsiniz ya inanın öyle değil. En cingöz bildiğimiz tacirler dahi bu şekilde hatalara düşebiliyor, nereden bileyim böyle olacağını diye dert yanıyorlar sonra da.

    Hukuk bir yana ama umarım bir gün gerçekten bireyleri güvence altında olan sosyal bir devlet olabiliriz!

    Çok ama çok uzak bir hayal gibi...

    YanıtlaSil
  5. Hadi burda yazılanları yapmayalım, başımızı derde sokalım.., nasıl olsa avukat tanıdık var ya....

    YanıtlaSil
  6. Hayır hayır hayır! :) Sakın yapmayın, bunları yaparsanız sizi ben bile çok zor kurtarırım.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kör Hırsız Aşık

Karton Adam

Pazar Günlerinin Şahı; Eylül Ayının ilk Pazarı!