Oğuz Atay'ın Büyüsü!

Ne zaman Oğuz Atay'a yaklaşsam karşıma O'nunla ilgili ve ilgilendiğim kitabı ile ilgili başka başka şeyler çıkıyor. Oğuz Atay sürprizlerle dolu bir adam benim için. Örneğin bir anda aklıma Oblomov'u artık okuyayım diye bir şey düşüyor ve ben o gün kitabı elime aldığımda Atay "Oblomovluk"tan bahsediyor... Bu şekilde pek çok tesadüfle harmanlanarak okuma keyfimi çok farklı boyutlara taşıyor. Ben buna Oğuz Atay Büyüsü diyorum. 





'Tehlikeli Oyunlar' ile girdiğim Atay dünyası, geç kalmışlığıma ciddi manada üzüldüğüm bir diyardır. Olsun yaşım daha 29 ve Oğuz Atay'ın çok genç yaşta vefat etmiş olması nedeni ile kısacık hayatına sığdırdığı kocaman kitapları iki elin parmağını ne yazık ki geçmiyor! Dolayısıyla benim onu okumak için oldukça uzun vaktim varken O'nun daha fazla yazabilecek vakti yok! Ve buradan gideli çok oldu... 



Yaklaşık 1 yıl önce aldığım Tutunamayanlar'ı nihayet okumaya karar veriyorum ve kitabın 100. sayfasına gelmişken edebiyat haber'de Tutunamayanlar ile ilgili yıllar önce yapılmış bir Oğuz Atay röportajına rastlıyorum... İşte bir başka Atay büyüsü daha...

Ha bir de tam da bugün internetten bakındığım bir edebiyat dergisinde Eylül-Ekim sayısında daha önce evli olduğum adamın bir öyküsünün yayımlanmış olduğunu görüyorum. Bu da Atay'ın büyüsü değil de zurnanın zırt dediği yer oluyor işte!!!  (1 no ile numaralandırdığım yazımı okuyanlar Atay'la bağlantıyı da kurabilecektir.) :)

Her neyse bu güzel röportajı ben de paylaşmak istedim. Oğuz Atay'a sonsuz bir saygıyla...  Okumanızı öneririm:



Daha önceki Duygu, Atay'la maceralarıma göz atmak isterseniz: 







Yorumlar

  1. Bazen yabancı dilde bir kelime öğrenirsin ve duyduğun cümleler içinde o kelimeyi seçmeye başlarsın. Belki çok işitmişsindir daha önce ama o kelimeyi öğreninceye kadar, anlamına yabancı olduğun dönemlerde farketmemişsindir. Böyle böyle açılır kelimelerin dünyası önünde.

    YanıtlaSil
  2. Aslında bu sadece kelimelerde değil pek çok şeyde böyledir. Örneğin birinden bahsetmeye başlarsın ve sonra onu görürsün, bir şeyden söz edince sürekli onunla ilgili başka şeylere denk gelirsin. Oğuz Atay ile yaşadığım bunun oldukça abartılı bir hali. :) Şöyle ki;

    Sadece Atay ile değil kitabında okuduğum bazı şeylerden sonra da meydana geliyor. Özellikle Tehlikeli Oyunlar'ı okuyacağım dönemde başıma gelenler çok enteresandı.

    Bir dergide Tehlikeli Oyunlar'ın oyun tanıtımı ile rastlaşmam ama İstanbul'da olduklarını öğrenip üzülmem, sonra madem izleyemiyorum kitabı almaya gideyim deyişim, almaya gittiğim yerdeki çocuğun kitabın oyunundan bahsetmesi, ne yani İzmir'e mi geldiler diye sevinçten zıplayışım, oyuna gidip büyülenmem, ardından oyuncunun (Erdem Şenocak) başarısından çok etkilenerek ona rastlarsam ellerini öpmek istiyorum deyişim, ardından bir arkadaşımla Efes'e bir piyano resitali dinlemeye gidişim, gittiğim bu yerde -aslında İstanbul'da yaşayan- Erdem Şenocak'la karşılaşmam ve gerçekten başarısından çok etkilendiğimi iletmem... Şu sıra daha iki gün önce birikimine çok güvendiğim bir dostuma Oblomov'un hangi yayınevinden çıkan baskısını almalıyım diye soruşum, ardından aldığım diğer kitaplar yüklüce bir miktar tuttuğu için Oblomov'u almaktan vazgeçmem, arkadaşımın "ama Oblomov'u fazla geciktirmemelisin" deyişi ve tam da aynı gün Atay'ın kitabında "Oblomovluk" tan bahsedişiyle yuhhh! tamam onu da okuyacağım diye şaşırışım. :) Yani gerçekten keyifli tesadüflerle dolu oluyor Atay yolculukları!

    YanıtlaSil
  3. Teşekkür ederiz bu yaazın ve sorumluluğun için..

    YanıtlaSil
  4. Ne demek sevgili Profösör, minnetimin ufacık bir parçası olsun!

    YanıtlaSil
  5. Tutunamayanlar, benim için bir anayasa veya hayatımın hayatla akdi gibidir hep başucumda duran.., ve belki de bir iklimdir bazılarımızı hiç terketmeyen...,

    YanıtlaSil
  6. Adliyede, evde, sokakta, metroda, vapurda, O hep elimde! Şimdi Orta Asya'lıların günlüklerini okuyorum. Hakikaten farklı bir akıl Oğuz Atay. O dönem için çok fazla bir adammış. Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar'dan bu yana beni de terketmedi, keşke daha çok yaşayıp daha çok yazabilse imiş... Ben de buna yanarım.

    YanıtlaSil
  7. Atay,ısrarla listenin sonunda :))

    YanıtlaSil
  8. Nardacığım, neden ama? :) Ben de senin gibi düşünüyordum fakat sonra okudukça dehasına hayran oldum.

    YanıtlaSil

Yorum Gönder

Bu blogdaki popüler yayınlar

Kör Hırsız Aşık

Karton Adam

Pazar Günlerinin Şahı; Eylül Ayının ilk Pazarı!