Böyle Bir Hevesim Oldu Niyeyse!
1 yılı geçkin süredir blog tutuyorum. (Hatta öncesi de var da o kayıtlarım gizli!) Blogda kendimi göstermeyi seven bir insan değilim ben. Bunun sebebi de kendimi görmekten çok çabuk sıkılıyor oluşum. Fotoğrafımı sol yana ekleyince sonra hastalık halinde sürekli değişik fotoğraf koyma sendromum başlıyor yazık ki. Yani en azından daha önce süreç bu şekilde cereyan etti sevgili kirvelerim. Ben de tedavi amaçlı fotoğraf eklememeye başlamıştım.
Facebook'umda yok ki böyle "Ayşegül tatilde" fotoğrafları koyup, ayyhh bakın ne kadar eğleniyorum ben, o yöre sizin bu yöre benim geziyorum, şapkam da var gerekirse, snowboard'um da hatta ben yan flüt de çalıyorum, ilaveten de bu çılgın yaşantımın yanında ailemle de aram çok iyi fotoğrafları koyayım! (zamanında biz de yaptık kabul ama yaş kemale erdi.)
Nedendir bilmem bir süredir yine bir heveslendim; böyle bloga kendi fotoğrafımı koymalar sol köşelere, bi' böyle hareketler şeyler, sendromlar, gel-gitler, fotoğraf beğenmeler efendime söyleyeyim, en uyduruğunu koymak istemeler, o çok eski orada gencim-taşım kandırmayalım elalemi halleri, blog benim değil mi kardeşim koyarım da sökerim de tavırları. Bir şey değil, dert değil de ben bu halimden huylandım şimdi tamam mı?
Sonra oturup düşünmeye başladım ben niye böyle oldum ki diye... Şu sonuca vardım:
Okuduğum blog sahiplerinin/sahibelerinin yüzlerini kafamda o kadar çok tasvir etmeye çalışıyorum ki yoruluyorum bundan. Hepimiz insanız şimdi şu bir gerçek ki merak doğamızda var. Keşifler, kaşifler bu yüzden mevcut netcede! Merak hem iyi hem kötü bir şey. Ancak fazlası zarar; bundan sebep ben de beni okuyan neye benzediğimi görsün, ana bu muymuş bunları yazan falan desin, mesela yazdığımı beğenmeyince fotoğrafıma tokat atsın, hıncını alsın istedim! :) (azıcık insan olun ya! vurmayın!)
Bilmiyorum mantıklı bir neden mi ama bu yani! Zaten geçici olduğuna eminim bu hevesimin, bir süre sonra yine kendimden sıkılıp kaldıracağım garantilidir!
***
Sonra..
Blogger günün anlam ve önemine binaen şöyle dedi:
Oldukça salak bir şarkıda geçen ama duyunca beğendiğim şu güzel sözü devşirerek ve kendi beğendiğim hale getirerek paylaşmak isterim. Zaten bir süre bu yakınlarda olmayacağım için bu da haftanın son paylaşımı olsun:
"Gönül, fikirden büyüktür!"
Okudunuz mu?
Bak şimdi gözünü kapa 20 satır aşağı in şok olacaksın!
Şşş bakma ya!
İyi be:
(Şarkıyı Mustafa Sandal söylüyor inanabiliyor musun? Ama sene 90'lar... Ben şarkıya büromuzun kah Bülent Ersoy kah Chopin kah The Editors ihtiva eden (tamam Editors' ı ben indirdim) müzik klasöründe rastladım. İşte öyle bir şey.)
Komikti... Bir süre ortalarda olamayacağına üzüldüm... Neyse geldiğinde görüşmek dileğiyle diyelim...
YanıtlaSilFotoğrafı tokatlama fikrine bayıldım! deeermişim!!! Yak! bir ara böyle bir deermişim olayı vardı değil mi? Midem kaldırmadı şimdi bu espriyi... :)
Ya aklıma geldi ben ilk blog açtığımda senin profil resmin vardı el ve bir yüzün yarısı, kısa saçlı... Ondan sonra o kadar resim değiştirdin ama ne hikmetse Practise bloğu zihnimde hep o resimle özdeşleşti.
YanıtlaSilHatta hala öyle...
Haklısın, beynin bana dair ilk algıladığı görüntü de ondan. Ben bu yüzden blogun temalarında, ana yüzlerinde çok fazla değişiklik yapmam. Yabancılık hissedilmemesi için. Bu nedenle uzun süredir profil görüntümü de değiştirmiyordum. Artık ezberlenmiş bir hal almıştı. Ancak bazı değişikliklerden sonra görüntü değişse de algı ilk anda kalıyor. Bunu bir iki kişi daha söylemişti. Bir süre yine o yarım yüz mü olsam ben acaba? :)
YanıtlaSil