Başını annenin dizine, karnına, omzuna dayayıp da uykuya dalmak gibisi yok gerçekten. Benim bu fotoğrafta en çok sevdiğim iki nokta, 1. fotoğrafta annenin yavrusu üzerindeki patisi, 2.sinde de yavrunun başını annesine güvenle yaslayışı... Manidar!
Davalar, müvekkiller askıda.., sokaklarda gezilip bu mırloşların resimleri falan çekiliyooo.., cık cık cık.. Hayatın gerçeği burda papilerin karında olması vaziyetinde annenin meme kenarlarına hafif masajla daha fazla süt gelmesi için. Kim daha fazla süt emebilirse o daha güçlü olacak. Duygu aynasından görürsen sevgi dokunmaktır, dokunmatiktir. Sınırlı yetilerimizle fiziken hissetmek isteriz. Nerden buldun bu sokak güzelleriniii, çok tatlılar. Babaya çekmişler. Arkadakinin annesinin karnısına nananı dayayışı ne güzel, hele bakışları... Sevgiyle... Mır Mırrr...
Abbas Rakı diye bir şeyi hiç görmedim ve duymadım. Fakat bu gece tesadüf eseri yukarıdaki afişine rastladım. Sadece şunu merak ediyorum, rakının tüketici kitlesini pilates esprisi ile etkileyebileceği zannında olan zihniyet başarı elde edebilir mi? Cevap veriyorum: HAYIR! Yani ben en başta babamdan ve kardeşimden biliyorum, reklamını pilatesi tiye alarak yapan bir rakı markasını hayatta tercih etmez, bundan bi' cücük olmaz diye düşünürler. Yazık etmişler çünkü marka olarak "Abbas" başarılı olabilecek bir seçimmiş bence.) Eğer Abbas'ımın hitap ettiği kesim genç nesilse o da yemez. Çünkü rakı tüketicisi çoğunlukla erkeklerden oluşmaktadır. 'Ne tatlı ne hoş beş hatunum; rakı masasında bile muhabbete gelirim, paşalar gibi lakerdamı yer rakımı da içerim' minvalinde kadınlar dışında hemcinslerim arasında da rakı fazlaca tutulmaz. Bu durumda genç nesil yönünden de sonuç hüsran olacaktır. Ah bana bi' kapıları açsalar reklam sektöründe ne bombalar patlatıcam da eli
Saatlerimiz 3.13'ü gösterirken hala uyuyamıyoruz. Buradan anlıyoruz ki bir derdimiz var! İnsanın dertsiz başına dert aramasının adına sevgi ya da aşk deniyor. Kimi seveceğinizi bile bilmeden sevmek istiyorsanız hele, o dertten de öte bir şey oluyor. Ben de hep böyle çiçeklere uzandım olmayan ellerimle, boyumun yetmediği... Bu fotoğraf telefonuma her baktığımda gördüğüm fotoğraf. Telefon kullanmaktan nefret ettiğim için onu sevimli hale getirmeye çalışmıştım bir vakit. Neyse, netice olarak zaten, çiçeğine uzanamayan, uzansa bile elleri olmadığı için tutamayacak, mutsuz bir karton adamdan farkım yok sanırım. Saat 3.28! 15 dakika daha geçti... gece biterse sevineceğim.
Çok sevimli bunlar :)
YanıtlaSilKarnı doyduktan sonra anne kucağında uyumak gibisi varmıdırki? :)
YanıtlaSilBence de çok sevimlilerrr! :) Hepsi büyüdü şimdi onların. Bugün ofisteki bilgisayarımı karıştırırken buldum bu fotoğrafları.
YanıtlaSilBaşını annenin dizine, karnına, omzuna dayayıp da uykuya dalmak gibisi yok gerçekten. Benim bu fotoğrafta en çok sevdiğim iki nokta, 1. fotoğrafta annenin yavrusu üzerindeki patisi, 2.sinde de yavrunun başını annesine güvenle yaslayışı... Manidar!
YanıtlaSilSevgi, şefkat ve merhamet gibisi var mı?
YanıtlaSilBu arada;
YanıtlaSil"Bir çocukluk hatırası.. Bir paylaşım.. Biraz da tebessüm…" başlıklı yazımla sayfamda dondurma ikramım olacaktır. Beklerim..
http://mefkuremiz.blogspot.com/2011/09/bir-cocukluk-hatras-bir-paylasm-biraz.html
Davalar, müvekkiller askıda.., sokaklarda gezilip bu mırloşların resimleri falan çekiliyooo.., cık cık cık..
YanıtlaSilHayatın gerçeği burda papilerin karında olması vaziyetinde annenin meme kenarlarına hafif masajla daha fazla süt gelmesi için. Kim daha fazla süt emebilirse o daha güçlü olacak.
Duygu aynasından görürsen sevgi dokunmaktır, dokunmatiktir. Sınırlı yetilerimizle fiziken hissetmek isteriz.
Nerden buldun bu sokak güzelleriniii, çok tatlılar. Babaya çekmişler.
Arkadakinin annesinin karnısına nananı dayayışı ne güzel, hele bakışları...
Sevgiyle... Mır Mırrr...