Elmayı dilimledim ve bir dilimini O’na doğru uzattım. “Yer misin?” Omuzlarını hafifçe yükseltip başını yana eğerken “Eşkise men yemenem.” dedi. O’nunla ve çocukluğunu ele veren gözleriyle bu denli yakın mesafedeki ilk buluşmamızdı. Kullandığı bazı kelimelerdeki Azeri şivesinin baskınlığını ve bakışlarındaki kötülüğe hiç değmemiş -sandığım- o parlaklığı ne kadar da geç fark ediyordum, doğrusu biraz utandım. Anlaşılan o ki aramızdaki yaklaşık bin üç yüz kilometrelik mesafe, beni duygusal bir bağlantı kurabilmekten de uzak kılmıştı. O gün, yirmili yaşlarımın başında, babamın ağzından hep uzak hikayelerini dinlediğim tuhaf bir diyarda, Van’daydım. İzmir’de doğmuş, Ankara’da büyümüş, şehir çocukluğu konusunda hakkını vermiş bir şehir çocuğuydum. Herhangi bir meyve ağacını bir diğerinden ayırt edebilecek bilgiye sahip değildim mesela. Fakat hakkını da teslim edeyim; bahçelerde, sokaklarda kan ter içinde oyunlar oynayabilmiş, apartman bahçesindeki renkli çiçeklerin taç yapraklarını kopart
Verimli bir pazar günü yaşıyoruz. Metafor, metamorfoz, analitik kimya..,
YanıtlaSilKokoreç te acı olacakmıy dı??
Evden hiç çıkmadım. Delirmek üzereyim. :) O kadar oldum ki yıllar yılı dizi izleyemeyen ben (lost'u bile 3 sezon izleyip 4'te bıraktım, hala sonunu bilmiyorum.) şu anda Kuzey-Güney dizisini izler buldum bir anda kendimi.
YanıtlaSilGün bitmediki.., kendine küçük bir ödül için şu televizyonu kapat.
YanıtlaSilBiliyorum ki sahil yakın.., İzmir bugün sıcaktı.., deniz kenarında rüzgarın serinliğiyle kendine ufak bir çay içme mükafatı ver. En azından bu kadar değerli olmalısın. Belki yolda bir topitop güzeliyle karşılaşırsın, kimbilir..?
Çoook üşeniyorum! Anlaşalım: TV'yi kaparım ama dışarı çıkmam. Kitabımı açarım, en fazla o olur. :)
YanıtlaSilTamam, üşenmeye gerek yok, çağıralım bir ambulans götürsün seni tokyo terlik picema..., ama yoldaki topitop'u kaçırırsan ?
YanıtlaSil