Şu ilk satırda gördüklerinizin hepsi sağdaki küçük çekmeceden çıktı desem? Pis miyim neyim! Hayır o değil bir de ne ararsanız var. Yara bandı, sigara filtresi, oyun kağıdı, boya kalemleri, bir adet içi dolu pastil kutusu, para konulacak keçe cüzdanlar, sinek ilacı, misina (o nereden çıkmış hiçbir fikrim yok zaten hayatımda bir kere balık tutmuşluğum yok, bir kısım belgeler, Hukuk Usulu Muhakemeleri Kanunu, bir adet ajanda, kalemtraşlar, kalemler, fil kalemkutu, MANDAL (en komiği buydu bence), kablolar, falan filan...) :)
iyi geldi bunlar gece gece :)
YanıtlaSilGece değil de az önce dinleyebildim. Alternatifli son olayı iyi olmuş :)
YanıtlaSilİnsanın diğerini mülkü olarak görmesidir bu türden şarkılara vesile olan. Öyle ki mülkün kendisi doğası gereği mülk sahibini mülksüzleştiremeyeceğinden zihinsel olarak alışılmadık bir durumla karşı karşıya olma durumu söz konusu: "Nasıl Aldatılırım?" iyi de o raddeye gelirken yani artık o son nokta yaşanana kadar neredeydi ilişki... Ben pek sevmem ilk şarkı türü şarkıları. Ama ikincisi gerçekten hoştu...
@mefisto: oh yarasın! :)
YanıtlaSil@Vuslat: Mülkleştirme konusunda sonuna kadar katılıyorum. Her şeyi bitiren şey de budur aslında. Kıvamını tutturamamışlık bir de!
YanıtlaSilBirinci şarkıyı severken kaç yaşımdaydım hatırlamıyorum bile. :)
İkincisi ise İstanbul'dan sebep her daim sevilebilir şahsımca... İstanbul'u da deli gibi özlediğimi belirtmeden geçemiyciiim.
İyi bir ara sevdigin yerlerin adını yaz resimlerini çekip göndereyim sana istanbuldan.
YanıtlaSil