Gün Başı - Düş Sonu
Şu sıralar berbat rüyalardan sonra berbat duygular eşliğinde güne başlıyorum. Dün gece de eski kocam bana Osmanlı'dan kalma t.şşaklı bir yüzük hediye ediyordu. Tamam rüyamda ne işi var ve bana neden yüzük hediye ediyor ayrı bir sorun fakat rüyanın sinir bozucu kısmı eski kocam değil! Asıl sorun yüzüğü takınca duyduğum sıkışıklık hissi niyeydi? Yüzük sanki parmağımı kemiriyordu! Bir süre sonra yüzük parmağıma baktığımda yarısının yenmiş olduğunu görüyordum. Acaba bu rüya, iç benliğimdeki "ömrümün yarısını yedin!" düşüncesinin simgesel bir yansıması olabilir mi? Aslında du' bakıyım böyle bir düşüncem de yok ki!
Neyse en iyisi ben şu şarkıyı dinlemeye devam edeyim.
She wooooore blue velvet...
Aklıma Wim Wenders'ın "Berlin Üzerinde Gökyüzü" filmi de geldi. Ne enteresan ve etkileyici bir filmdi. Film boyu çok sıkılmış fakat sinema salonundan çıktıktan sonra "ha s.ktir" demiştim. Bazı filmler böyledir, her şey bittikten sonra darbeyi çakar! Bu arada bilmeyenlere: Daha sonra Hollywood'un sihirli değneği(!) sayesinde bu film "Melekler Şehri" ismi ile bir yeni versiyonuna kavuştu. Melekler Şehri'nin fikir babası Berlin Üzerinde Gökyüzü filmidir.
Sevgiler, saygılar efenim... Ölmeyin!
Yorumlar
Yorum Gönder