She is Candy Darling...
Görüldüğü ve bilindiği üzere Candy pek çok kadından daha cazibeli bir kadındır. Bunu bünyesine yüklettirdiği hormonlara mı bağlayalım bilmiyorum! Sadece şunu biliyorum ki kendini en baştan ele alarak yaratan bir insan için oldukça etkili bir dokunuşun sonucunu görüyoruz. Doğum yılı dahi tartışmalıdır ki bence ne zaman doğduğunun çok da önemi yoktur çünkü ölümünden sonra bile yaşamaya devam etmektedir. Ancak tartışmalar 1944 ve 1948 yılları üzerinde yoğunlaşmaktadır.
Olayların ilk ortaya çıkışı söylenceye göre şöyle; James'de bir farklılık olduğunu herkes ve annesi elbette en başından beri farkında ama bu gerçek bir süre fazlaca deşilmemiş olarak kenarda duruyor. Derken bir gün komşular evi arayarak James'in annesine, O'nu bir gay barda kadın kıyafetleri ile gördüklerini söylüyorlar. Hikayenin buradan sonrasında Jamesgillerin evinde kıyametlerin kopacağını sanıyorsanız çok yanılıyorsunuz. James mutfak masasının üzerinde tüm doğallığı ve rahatlığı ile annesine hikayesini anlatıyor ve evet gay barda kadın kıyafetleri ile bulunduğunu da! Çevreden gelen tacizlerden annesinin rahatsız olmaması ve üzülmemesi için bir süre sonra evden ayrılıyor.
Adı ilk olarak Hope imiş; bir komşusundan araklamış. Aslında kalbini bize ne kadar yakın eden ve gösteren bir isim. "Umut"! Zamanla Candy adını alıyor... En az hope kadar şeker şerbet bir isim. Arkadaşları ona "darling" diye seslendiği için ismi sonunda "Candy Darling" oluyor. Marilyn Monroe sarısı saçları ve kıpkırmızı dudakları ile tam bir ilgi odağı!
Warhol ile yanlış anımsamıyorsam kendi yazıp oynadığı Glamour, Glory and Gold oyunu vesilesi ile tanışıyorlar. Yıl 1967. Ve Candy'nin hayatı değişiyor... 1968 yılında ilk film işini kapıyor. Kısa bir rol ile de olsa beyaz perdeye ilk adım "Flesh" ile gerçekleşiyor. 71 yılında "Women in Revolt" ile ilk başrolünü oynuyor. Warhol'un ardından bağımsız sinema ürünü bir kaç filmde boy gösteriyor. "Silent Night", "Bloody Night", "Brand X" oynadığı bağımsız filmlerden bazıları. Ayrıca Sophia Loren'e rol arkadaşlığı etmişliği de var.
Bu kadın bana Chuck Palahniuk'un 'Görünmez Canavarlar'ındaki Brandy Alexander'ı anımsatıyor. Brandy'yi kafamda Candy Darling imgeleminde canlandırmıştım. Neden bilmiyorum... Brandy güzel bir kadın olsun istemiştim galiba!
Neticede Candy, yüze tokat gibi vuran bu nev'i diğer hayatlar gibi kısa bir hayatı taşıyor. 1974 yılında onu seçen lösemi ile "attaya gidiyor"!
...
"Siz bunu okurken ben gitmiş olacağım. Şunu bilmenizi istiyorum ki aslında yaşama isteğim kalmadı. Dostlarıma ve başarılı kariyerime rağmen boşluktayım. Her şeyden, hatta ölmekten bile sıkılıyorum. Gülünç ama doğru...”
Ve fonda Candy Says çalıyor...
Yorumlar
Yorum Gönder